16 Şubat 2013 Cumartesi

Ahhh Edgar Ahhhh:))

Edgar Allan Poe gibi bir yazar olmak istemiştim hep. Ahhhhh ahhhh o çirkin, korkunç yüzlü adam o Morgue Sokağı Cinayetleri hikayesiyle nasıl da kahraman oluvermişti gözümde. Arkasına okuduğum Tell-Tale Heart'taki kurguları salyamı akıtmıştı. 40'larında karısına aşkından dayanamayıp ölünce de üzülmüştüm. AMa günahını almayayım da bazen katil olabileceğini düşünüyorum, ya da psikopat.

Velhasıl kelam, benden Edgar Allan Poe olamayınca ben de bu blogu açıp hiç değilse Poe olayim dedim:) Poe sana desinler. (Yazının burasına Dilek Hocam okursa kesin güler.) Gelelim konumuza; konumun girişle uzaktan yakından alakası yok öncelikle bunu belirteyim. Bugunkü konum iğrenç şeyler.

İğrenç şeyler denince aklıma gelen ilk şey serçe parmağını çarpmak.Çoğu insan sehpaya çarpmanın en kötü şey olduğunu düşünür amaaaaaa o serçe parmağı mama sandalyesinin ayağının arası bir girer ve 5 cm ayrılırsa var ya ooooooooooffffffffff offffffff; kabir azabı. Peki ya o cam ya da tenceren dibinden gelen viiiik sesli sıyrılmaya ne dersiniz. Durun durun daha kötüsü; pazar günü kapatmayı unuttuğunuzdan dolayı sabah 7 de çalan alarma ne demeli? Yahut çok iyi bildiğiniz halde dilinizin ucunda olsa da hatırlayamadığınız bir sözcük... Büyük hayallerle gittiğiniz restorantta yemeğin hiç de düşçündüğünüz gibi gelmemesi... Tam dışarı çıktığınız an kaka yapan bebeğiniz... Hatıra ya da çok değerli olduğu için sakladığınız bir eşyayı, misafirin çocuğunun paramparça etmesi...

Daha bir sürü şey sıralanabilir ama aslolan şu ki benden Edgar Allan Poe olmaz :) Ama blogumun yazarı olur. Kimse de katil miyim diye düşünmez hem:) Şu an uzanamadığım ciğere mundar deme halindeyim ama bugun de böyle olsun istedim. Sürçü lisan ettiysem affola:)


 Canım arkadaşım Aslı B. nin Anabel Lee şiirini işlerken yaptığı iğrenç olsa da hala güldüğüm Anabel Lee baba belli değil esprisini te tekrar gülerek kınıyorum. Böylece yıllar sonra Dilek Hoca da öğrenmiş olacak:)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder